Büyükelçi Burns, merkezi New York’ta bulunan ABD-Çin İlişkileri Ulusal Komitesinin düzenlediği çevrim içi toplantıda yaptığı konuşmada, iki ülke arasında son dönemde artan temasların ilişkilere istikrar getirmesini umduklarını vurguladı.
“ÇİN İLE SAVAŞMAYI DÜŞÜNMEK ÇILGINLIK OLUR”
ABD-Çin ilişkilerinin, dünyadaki en önemli ikili ilişki olacağına işaret eden Burns, “Birlikte yaşamanın yolunu bulmalıyız. Çin’le çatışmayı ya da savaşı düşünmek çılgınlık olur.” dedi.
Burns, Washington ile Çin arasında son aylardaki artan diyalog girişimlerinin önemine dikkat çekerek, “Barış içinde yaşamak için iletişimin yollarını bulmalıyız.” ifadesini kullandı.
Çin’e ait yüksek irtifa balonunun şubatta ABD hava sahasına girmesinin yol açtığı kriz nedeniyle durma noktasına gelen Washington-Pekin ilişkilerinde son dönemde üst düzey temasların yoğunlaştığı gözleniyor.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın balon krizi nedeniyle iptal etiği Çin ziyaretini haziranda yapmasının adından, temmuzda Hazine Bakanı Janet Yellen ve İklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry, ağustosta ise Ticaret Bakanı Gina Raimondo ve bu hafta da ABD Senatosu heyeti ülkeyi ziyaret etmişti.
Öte yandan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in kasımda ABD’nin San Francisco şehrinde yapılacak Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’ne katılması ve burada Başkan Joe Biden ile görüşmesi için hazırlıklar yürütülüyor.
ABD’NİN ASKERİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK “KUTSAL GÖREV”
Teknolojinin iki ülke arasındaki rekabetin merkezinde yer aldığına işaret eden Burns, “Bu alandaki çıkarlarımızı korumaya kararlı olmalıyız çünkü bu yalnızca hangi ekonominin hakim olacağına dair ticari rekabet sorunu değil, aynı zamanda askeri etkileri olan bir mesele.” değerlendirmesinde bulundu.
Burns, kritik teknolojileri korumanın ABD’nin askeri üstünlüğünü korumakla yakından ilişkili olduğunu vurgulayarak, “ABD ordusunun, Hint-Pasifik’teki bir numaralı güç konumunu korumak kutsal görevimiz olmalı. Çin’in askeri gücünün ABD’yi geride bırakmasına asla imkan veremeyiz.” şeklinde konuştu.
ABD, son yıllarda başta çip sektöründeki ihracat ve yatırım kısıtlamaları olmak üzere, Pekin’in askeri modernizasyonunu ilerletebilecek hassas teknolojilere erişimini sınırlamaya yönelik adımlar atıyor.
ÇİN’İN HAMAS’I KINAMAMASI “HAYAL KIRIKLIĞI”
Burns, Çin’in İsrail-Filistin çatışmasına verdiği tepkiden, Hamas’ı doğrudan kınamayıp iki devletli çözüm çağrısında bulunmasından “hayal kırıklığı” duyduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Çin, kendi ifadesiyle, Orta Doğu’da daha büyük bir rol üstleniyor. Suudi Arabistan ile İran arasında bir tür yakınlaşma için arabuluculuk yaptılar. Filistin sorununda iki devletli çözüm istiyorlar. Ancak bunları yaparken etkili olmanız, bir şeyin arkasında durmanız gerek.”
Burns, Çin’in çatışmalarla arasına mesafe koyma tercihinin gerçek bir “arabulucu” olarak rolünü belirsizleştirdiğine, bunun Ukrayna krizinde de gözlendiğine dikkat çekti.
Çin’in bir yandan Ukrayna sorunun çözümü için aktif arabuluculuk çabası içindeyken diğer yanda Rusya ile “limitsiz dostluk” ilan etmesinin kötü bir tercih olduğuna işaret eden Burns, bu yaklaşımın Avrupa ülkelerini ve Hint-Pasifik ülkelerini Çin’den uzaklaştırarak ABD’ye yaklaştırdığını savundu.
Burns, “Rusya ve Çin’in yanı sıra İran ve Kuzey Kore’nin dahil olabileceği bir eksenden korkan ülkeler ABD saflarına akın ediyor.” yorumunu yaptı.
ÇİN’İN İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASINDAKİ TUTUMU
Çin, 7 Ekim’de Hamas’ın başlattığı saldırılar ve İsrail’in verdiği karşılıkla tırmanan İsrail-Filistin çatışmasının başlamasının ardından taraflara “ateşkes ve sivillerin korunması” çağrısı yaparken, çatışmadan çıkışın tek yolunun “iki devletli çözüm” ve “bağımsız Filistin devletinin kurulması” olduğunu vurgulamıştı.
Bu arada Pekin yönetimi, İsrail ile Filistin arasında ateşkes sağlanması, şiddetin durdurulması ve Filistin halkına insani yardım sağlanmasına yönelik çabalar için Mısır’a ortak arabuluculuk yapmayı önermişti.